MAKÜ’nün TÜBİTAK 1001 Projesi İle Küresel Isınmanın Canlılar Üzerindeki Etkileri Araştırılıyor
Yayın Tarihi | 07 November 2023, Tuesday
Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi (MAKÜ) Burdur Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu öğretim üyesi Doç. Dr. Sarp Kaya tarafından yürütülen TÜBİTAK destekli proje ile küresel ısınmanın dağcıl böcekler üzerindeki etkileri araştırılıyor.
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu tarafından ARDEB-1001
programı kapsamında desteklenen ve proje yürütücülüğünü Burdur Sağlık
Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Tıbbi Hizmetler ve Teknikler Bölümü öğretim üyesi
Doç. Dr. Sarp Kaya’nın yaptığı “Anadolu'da
farklı iklim tiplerinin ve küresel ısınmanın soğuğa adapte canlıların
epigenomlarında yarattığı etkilerin P. zonatus tür grubundan genom
çapında metilom verileri ile araştırılması”
başlıklı projenin araştırma ekibinde ise Namık Kemal Üniversitesi Fen
Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Deniz Şirin, Ordu
Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü
öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Sevgili, Hakkari Üniversitesi Sağlık Hizmetleri
Meslek Yüksekokulu Tıbbi Hizmetler ve Teknikler Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr.
Mehmet Sait Taylan ile proje bursiyeri doktora öğrencisi Huriye Doğru yer almakta.
Arazi çalışmaları büyük ölçüde
tamamlanan ve laboratuvar çalışmaları devam eden proje hakkında bilgiler veren
Doç. Dr. Sarp Kaya şunları söyledi: “Çalışmamız canlıların yaşadıkları çevreye
genom düzeyinde uyum sağlamalarında önemli rol oynayan epigenetik değişimlerle
ilgilidir. Epigenom canlıların DNA dizisinde herhangi bir değişiklik olmaksızın
(baz değişimleri-mutasyonlar gibi) genlerin ifade seviyelerinin değişimini
sağlayan ve terimsel anlamıyla da “genetik üstü” bir genomik programlama
şeklidir. Bunu bir analoji kurarak anlatacak olursak canlıların DNA dizilimleri
(insanda haploit yaklaşık 3 milyar baz) bir bilgisayardaki fiziki donanım
gibidir (işlemci, ram, harddisk vb) sistemin temel kapasitesini belirler,
epigenetik modifikasyonlar ise işletim sistemi gibidir. Bu fiziki kurulumun
üstünde çalışır ve makinanın zamana ve çevreye göre en uygun şekilde
çalışmasını düzenler. Yaşlanmamızdan, psikolojik hastalık yatkınlığımıza,
kanserden, immün sistem hastalıklarına ve hatta farklı ortamlara uyum sağlamamızı
sağlayan davranışlarımıza kadar sağlıkla ilgili birçok alanda epigenetik
modifikasyonlar önemli rol oynar. Son yıllarda artan ilgi ile birlikte önemli
bir araştırma konusu olan epigenetik modifikasyonların incelenmesi ve
araştırılması yeni kanser ilaçlarının geliştirilmesi, yaşlanmanın anlaşılması,
çevresel stresin insan üzerinde yarattığı etkilerin takip edilmesi, gıda
alanında verimin arttırılması, doğal ekosistemlerin korunumu ve canlıların
değişen çevre koşullarına adaptasyon seviyelerinin anlaşılması gibi birçok
alanda öne çıkmaktadır. Günümüz dünya ekosistemi küresel çapta gerçekleşen
ısınmaya ve antropojenik aktivitelere bağlı olarak hızlı ve kitlesel bir
biyoçeşitlilik kaybı yaşıyor. Karşı karşıya kalınan bu durum, habitatları hızlı
ve geri dönülmez bir şekilde değiştirerek popülasyonların alan ile olan uyum
gücünü kırıyor ve onları yok oluşa sürükleyebiliyor. Küresel ısınma ve buna
bağlı şiddetli kuraklık, özellikle Akdeniz havzasını yoğun bir şekilde tehdit
ediyor. Anadolu, Akdeniz havzasında küresel iklim krizinden en çok etkilenen
alanların başında geliyor.”
Küresel Isınmanın
Anadolu’da Soğuk Seven Formların Epigenomları Üzerinde Etkileri Araştırılıyor
Küresel ısınmanın en çok Anadolu yükseltilerinde hissedildiğini belirten Doç. Dr. Sarp Kaya, gerçekleştirilen proje ile Anadolu biyoçeşitliliğinin önemli bir parçasını oluşturan dağcıl formların korunmasına yönelik veriler alabilecekleri belirtti. Doç. Dr. Kaya projeyle ilgili konuşmasına söyle devam etti: “Epigenetik modifikasyonlar doğal popülasyonların değişen çevre koşullarına hızlı ve adaptif yanıtlar üretebilmelerinde önemli rol oynayan önemli bir evrimsel mekanizmadır. Anadolu bulunduğu coğrafyada sahip olduğu biyoçeşitlilik ile dikkat çeken adeta tek başına kıta özelliği sergileyen bir alandır. Anadolu’da mevcut biyoçeşitliliğin oluşumunda Anadolu’nun coğrafik yapısı, konumu, sahip olduğu topografik çeşitlilik ve geçmiş iklimsel süreçlerin önemli rolü vardır. Ancak günümüzde Anadolu Akdeniz çanağında küresel ısınmadan en çok etkilenen alanların başında gelmektedir. Küresel ısınmanın yarattığı çevresel tahribat ve sıcaklık stresinden öncelikle etkilenecek canlılar Anadolu yükseltilerine sıkışmış canlılardır. Bu canlıların epigenomları ülkemizde yaşanmakta olan küresel ısınmanın etkilerini takip etmemizi sağlayacak sensörler gibidirler. TÜBİTAK tarafından desteklenen 1001 projemizde tam da bu konuyu ele alıyoruz. Anadolu ortalama yükseltisi (-1140m ile) Avrupa (700m) ve Asya’nın (1080m) yükselti ortalamasının üzerinden olan bir kara parçasıdır. Çalışmada Anadolu yükseltilerinde çoğunlukla dağların Alpin zonlarında yayılış gösteren bir çekirge tür grubunun (Poecilimon zonatus tür grubu) epigenomu temelinde iki temel soruya cevap aranacaktır: bunlardan ilki bu canlıların tüm genomlarından elde edilecek DNAmetilasyon verisi kullanılarak bu canlıların yaşanan küresel ısınamadan kaynaklı genomik bir stres altında olup olmadıkları, ikincisi ise bu canlıların Anadolu iklim kuşaklarına bağlı olarak ekolojik türleşme modellerinde epigenetik programlamaların nasıl bir rol oynadığıdır. Bu çalışmadan elde edilecek sonuçlar özellikle Anadolu biyoçeşitliliğinin önemli bir parçasını oluşturan dağcıl formların (alpin omurgasızlar, yaban keçisi, çengel boynuzlu dağ keçisi, yaban kedisi, yer sincabı, vaşak vb.) korunmasına yönelik veriler sunacağı kanısındayız. Elde edilecek veriler Anadolu’da hangi bölgelerde ve yükseltilerde küresel ısınmaya dayalı yüksek ekolojik stres yaşandığı ve buralara yönelik koruma stratejilerinin geliştirilmesine yardımcı olacaktır. Öte yandan elde edilecek veriler evrimsel biyoloji alanında epigenomun oynadığı rolün anlaşılması ve popülasyonların çevresel değişkenlere hızlı adaptif yanıtlar vermedeki potansiyelinin anlaşılmasına önemli katkılar sunacağı düşüncesindeyiz.”
Projede kullanılan yöntemlere de değinen Doç. Dr. Sarp Kaya, tercih edilen yöntemlerle ilgili şunları söyledi: “Projemizde kullanılan yöntemler Genom çapında seleksiyon izlerinin belirlenmesi ve adaptif metil varyasyonlarının taranmasına yönelik yeni yaklaşımlar olup özellikle tıp ve ziraat alanında yoğun olarak kullanılması olası yöntemlerdir. Hedefimizde ilerleyen süreçte ekip olarak DNA metilasyonuna dayalı yöntemleri üniversitemizde rutin olarak uygulayabilecek alt yapıyı oluşturmaktır.”
Diğer Haberler









